9 Eylül 2015 Çarşamba

KIRIL-MA!


            Terör örgütlerinin  en büyük amacı toplumu anarşi ve kaos ile umutsuz ve çaresiz duruma düşürmek, bezdirmektir. Bu şekilde hedeflerine ulaşacaklarını sanırlar. Eğer toplum akıllıca davranır, birlik ve beraberliğinden taviz vermezse terör örgütleri başarısız olur, silinip giderler.
            Pek çok ülkede zaman zaman ortaya çıkan terörist gruplar amaçlarına ulaşabilmek için düşmanla işbirliğine girmekten geri durmazlar. Sırf amaçlarına ulaşabilmek için kendi savundukları ideolojilerini bile bir tarafa bırakırlar ve sözüm ona düşmanı oldukları karşıt fikirleri savunan yapılarla bile işbirliğine giderler. Bunda her iki tarafta sözde kazanan olduğunu sanır, ama gerçekte kazanan burada terör örgütleri değil, onların hamiliğini yapan ve onları maşa olarak kullanan devlet yada organizasyonlardır. Tarihin tozlu yaprakları böyle kirli işbirliklerini hala yazmaktadır.
            Osmanlının son zamanlarında ortaya çıkan Ermeni, Rum, Bulgar ve Arnavut tedhiş örgütleri en büyük yardımları ne hikmetse hep Rusya, İngiltere, Venedik, ABD gibi zamanın güçlü devletlerinden görürken, günü gelince en büyük kazıkları da yine bu ülkelerden yemişlerdir. Öyleki Rusya sözde Doğu Anadolu'da  Ermeni devleti kurma hayalindeki Ermenilere yardım ederken, kendi işgali altındayken (tarihimizde meşhur 93 harbinden 1918'e kadar 40 yıl boyunca) ne hikmetse Ermenilere alın devletinizi kurun diye işgal ettikleri toprakları vermemişlerdir. Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri misyoner okulları ve sözde yardım dernekleri ile Protestan ettikleri 70 bin Ermeni'yi tekrar Anadolu'ya gönderirken niyetleri bağımsız bir Ermenistan değil, sömürü kolonizayonu kurmaktır. Birinci Paylaşım Savaşında yükselen Arap Milliyetçiliğini lehine kullanmaya çalışan İngilizlerin savaşın bitiminden sonra bunları Arapların kara kaşına, kara gözüne vurgun oldukları için yapmadıkları, Arap coğrafyasını yüz yıldır sömürmelerinden bellidir.
            Türk Milli İstiklal Harbi esnasında ayrılıkçı Pontus, Ermeni ve Kürt örgütlerine en büyük desteğin İngiltere ve bağlaşıkları tarafından verildiğini bilmem söylemeye gerek var mı? Türk Milletini Anadolu bozkırına gömmeyi kendisine görev addetmiş olan Büyük Britanya Krallığı en küçük kıvılcımı bile değerlendirmiş, adeta ortalığı yangın yerine çevirmiştir. Çünkü "İngiltere'nin düşmanları yoktur, İngiltere'nin dostları da yoktur; İngiltere'nin çıkarları vardır!"
            Yeryüzünde canları sıkıldıkça başka ülkelere demokrasi (!) götüren emperyalistler götürdükleri sözüm ona demokrasi ile bu ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmekte, çıkıp gittiklerinde tabiri caizse bu ülkeleri sıkılmış limon gibi posa halinde ve kargaşa içinde bırakmaktadırlar. Yanı başımızda Irak devletinin ve Suriye’nin durumu bellidir. Sözde Kaddafi diktatörlüğünü yıkanların Libya’yı kaça böldükleri ortadadır. Yemen’de demokrat (!) Katar ve Suudi Arabistan bir bataklığa saplanmışlardır. Büyük ağabeylerinin emri ile Yemen’e giren aklı evveller bu gün yaktıkları ateşin kendilerini yakacağından bihaberdir!
Sadece İslam coğrafyasında değil, dün Vietnam’da, Kamboçya’da, Guatemala’da bataklığa saplananlar, milyonlarca insanın kanına giren küresel çeteler bu gün aynı oyunu ülkemizde sahnelemek istemektedir. Görünende Marksizm arkasına maskelenmiş faşist pkk terörü, ama gerçekte arkasında sayısı onları bulan yabancı istihbarat çetelerinin yürüttüğü kirli bir savaşın içindeyiz. Bunun yaygınlaşması için de sözüm ona kendilerine durumdan vazife çıkaran bazı çevreler yoğun bir çaba sarf etmekteler. Birkaç slogan ile kitleleri harekete geçirenler ikinci hedef olarak ülkede etnisiteye dayalı bir iç savaş gayreti çıkarma içindeler. Sizce kime yada neye hizmet ediyor dersiniz bu cevval vatandaşlar? Sosyal ağlar üzerinden kitleleri harekete geçiren, terörü ve terörist saldırıları protesto ettiğini, şehitlerden dolayı tepki verdiğini söyleyen bu şahıslar kime hizmet ettiklerini biliyorlar mı dersiniz? Tepki ve protesto demokratik yollardan olduğu sürece kimse ses çıkartamaz! Ancak; tepki vermek adına işi yağmaya, çapula ve Vandalizm’e götürürseniz adama “Sen kimin askerisin?” diye sorarlar!
Ülkemiz hakikaten çok zor bir süreçten geçmektedir. Malum bir siyasi partinin sorumlu konumundaki kişisi BM, NATO ve Avrupa Birliğinin Türkiye’de ki duruma müdahale etmesini istemektedir. Bu ne demektir derseniz; Bölünmüş Ortadoğu Projesinin son ayağı olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin parçalanması için uluslararası bir ittifak kurulmasını istemektedirler. Amaçları tıpkı Irak, Libya, Mısır, Suriye örneklerinde olduğu gibi ülkemizi uluslar arası arenada suçlu konuma düşürmek, “Türkler Kürtleri öldürüyor, gelin kurtarın!” diyerek milletimizi katil, devletimizi otoriteyi sağlayamayan kabile devleti gibi göstermektir.
Bizim milletimiz böyle ucuz oyunlara ve provokasyonlara kapılacak bir millet değildir. Devletine ve onun kurumlarına güvenir. Bu nedenle birilerinin özellikle tahrik etmelerine kapılarak birilerine saldırılmaması gerektiğini, adalet, asayiş ve güvenliği devletinin yetkili organlarının sağlayacağını da gayet iyi bilmektedir. Türk Milleti derleme toplama bir toplum değil, 4 bin yıllık devlet geleneği olan bir millettir. Tarih boyunca kurduğu devletler ile teşkilatçılığını cümle cihana göstermiş bir millettir.
Bu kirli oyuna gelmeyerek, Türklerin ve Kürtlerin akıllıca davranıp birbirine düşmesini bekleyenleri hayal kırklığına uğratması gerekmektedir. Eğer bu oyunlar boşa çıkartılmazsa yakılacak ağıtlar Türkçe ve Kürtçe olacaktır. Atılacak sevinç çığlıklarının İngilizce, Almanca, Fransızca, İbranice, Farsça, Yunanca, Rusça olacağını da unutmamak gerekiyor! Bizler yani Anadolu coğrafyasında yüzlerce yıldır bir arada yaşayan insanlar etle tırnak gibi değil, baş ve gövde gibiyiz. Unutmayalım, kız aldık, kız verdik. Bu gün çoğumuzun ister Türk, ister Kürt olsun dayı, teyze, hala çocuklarının birbirine kırdırılmak istenen taraftan olduğunu unutmayalım!
Son olaylarda ortaya çıkan büyük bir gerçek var; PKK terör örgütü bu kadar büyük saldırıları yapacak ne teknik alt yapıya, ne de lojistik imkana sahip. Buda göstermektedir ki, anılan örgüte yardım eden çok derin yapılar var. Türk Milleti bunu göz ardı etmemelidir. PKK ve işbirlikçilerinin asıl amacı Ortadoğuda istikrarlı bir Türkiye’nin olmaması, terörden beslenen emperyalist güç odaklarına sömürecekleri yeni alanların  açılmasıdır. Öyle olmasaydı 1974 yılında kurulan bölücü örgüt şimdiye kadar kaç defa bitme noktasına geldi ise bir şekilde tekrar dirilmezdi. 2 aylık bebeklere bile kurşun sıkmaktan imtina etmeyen bu canilerin asıl hizmet ettikleri yer Kürt halkı değil, bu coğrafyayı sömürmek isteyen emperyalist devletlerdir. Türk Milleti uyanık olmak zorundadır. Bu gün sadece doğu ve güney doğu bölgelerimizde gerçekleşen anarşi olayları doğrudan milletimizin sağ duyusu yok edilerek  bütün ülkeye yayılmak istenmektedir. Burada halkımız akıllı davranıp silahlı kuvvetlerine ve emniyet güçlerine güvenmek, sağ duyulu olmak zorundadır.
Ülkeyi yönetmeye talip olan kim olursa olsun halkın öfkesini yatıştırmak gibi bir zorunluluğu vardır. Üstte çatışma çıkartılıp, altta halkın sakin olması beklenemez. Bu konuda görev mevcut tüm sivil toplum kuruluşlarına, siyasi partilere ve kanaat önderlerine düşmektedir.
Kimse şunu unutmasın; bu gün bölücü örgütün şehit ettiği gerek asker ve gerekse emniyet güçlerimizin içinde Türk asıllılar olduğu kadar Kürt ve hatta başka kökenden olan kardeşlerimizde bulunmaktadır. O halde yapılacak tek şey; ülke olarak derdimize, kederimize ve sevincimize sahip çıkmak, yüz yıllardır bir arada yaşadığımız, ekmeğimizi bölüşüp, suyunu içtiğimiz, ölüsüne ağlayıp, birlikte halay çekip horon teptiğimiz insanlarımızı ötekileştirmemek, birbirimizin yaralarını sarmaktır. Zaman kırılma, darılma, düşmanlaşma zamanı değil, kardeşlik zamanıdır! Bunu başardığımız anda kazanan biz, kaybeden rezidanslarda oturan küresel çeteler olacaktır!

            Haydi Türkiyem; sen bunu başarırsın! Düşmanına koz verme, yüz yıl önce başaramadılar, şimdi başarmalarına izin verme!

1 yorum: