Terör
örgütlerinin en büyük amacı toplumu
anarşi ve kaos ile umutsuz ve çaresiz duruma düşürmek, bezdirmektir. Bu şekilde
hedeflerine ulaşacaklarını sanırlar. Eğer toplum akıllıca davranır, birlik ve
beraberliğinden taviz vermezse terör örgütleri başarısız olur, silinip
giderler.
Pek
çok ülkede zaman zaman ortaya çıkan terörist gruplar amaçlarına ulaşabilmek
için düşmanla işbirliğine girmekten geri durmazlar. Sırf amaçlarına ulaşabilmek
için kendi savundukları ideolojilerini bile bir tarafa bırakırlar ve sözüm ona
düşmanı oldukları karşıt fikirleri savunan yapılarla bile işbirliğine giderler.
Bunda her iki tarafta sözde kazanan olduğunu sanır, ama gerçekte kazanan burada
terör örgütleri değil, onların hamiliğini yapan ve onları maşa olarak kullanan
devlet yada organizasyonlardır. Tarihin tozlu yaprakları böyle kirli
işbirliklerini hala yazmaktadır.
Osmanlının son zamanlarında ortaya çıkan
Ermeni, Rum, Bulgar ve Arnavut tedhiş örgütleri en büyük yardımları ne hikmetse
hep Rusya, İngiltere, Venedik, ABD gibi zamanın güçlü devletlerinden görürken,
günü gelince en büyük kazıkları da yine bu ülkelerden yemişlerdir. Öyleki Rusya
sözde Doğu Anadolu'da Ermeni devleti
kurma hayalindeki Ermenilere yardım ederken, kendi işgali altındayken
(tarihimizde meşhur 93 harbinden 1918'e kadar 40 yıl boyunca) ne hikmetse
Ermenilere alın devletinizi kurun diye işgal ettikleri toprakları
vermemişlerdir. Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri misyoner okulları ve
sözde yardım dernekleri ile Protestan ettikleri 70 bin Ermeni'yi tekrar
Anadolu'ya gönderirken niyetleri bağımsız bir Ermenistan değil, sömürü
kolonizayonu kurmaktır. Birinci Paylaşım Savaşında yükselen Arap
Milliyetçiliğini lehine kullanmaya çalışan İngilizlerin savaşın bitiminden
sonra bunları Arapların kara kaşına, kara gözüne vurgun oldukları için
yapmadıkları, Arap coğrafyasını yüz yıldır sömürmelerinden bellidir.
Türk
Milli İstiklal Harbi esnasında ayrılıkçı Pontus, Ermeni ve Kürt örgütlerine en
büyük desteğin İngiltere ve bağlaşıkları tarafından verildiğini bilmem
söylemeye gerek var mı? Türk Milletini Anadolu bozkırına gömmeyi kendisine
görev addetmiş olan Büyük Britanya Krallığı en küçük kıvılcımı bile
değerlendirmiş, adeta ortalığı yangın yerine çevirmiştir. Çünkü "İngiltere'nin düşmanları yoktur,
İngiltere'nin dostları da yoktur; İngiltere'nin çıkarları vardır!"
Yeryüzünde
canları sıkıldıkça başka ülkelere demokrasi (!) götüren emperyalistler
götürdükleri sözüm ona demokrasi ile bu ülkelerin yer altı ve yer üstü
kaynaklarını sömürmekte, çıkıp gittiklerinde tabiri caizse bu ülkeleri sıkılmış
limon gibi posa halinde ve kargaşa içinde bırakmaktadırlar. Yanı başımızda Irak devletinin ve
Suriye’nin durumu bellidir. Sözde Kaddafi diktatörlüğünü yıkanların Libya’yı
kaça böldükleri ortadadır. Yemen’de demokrat (!) Katar ve Suudi Arabistan bir
bataklığa saplanmışlardır. Büyük ağabeylerinin emri ile Yemen’e giren aklı
evveller bu gün yaktıkları ateşin kendilerini yakacağından bihaberdir!
Sadece İslam
coğrafyasında değil, dün Vietnam’da, Kamboçya’da, Guatemala’da bataklığa
saplananlar, milyonlarca insanın kanına giren küresel çeteler bu gün aynı oyunu
ülkemizde sahnelemek istemektedir. Görünende
Marksizm arkasına maskelenmiş faşist pkk terörü, ama gerçekte arkasında sayısı
onları bulan yabancı istihbarat çetelerinin yürüttüğü kirli bir savaşın
içindeyiz. Bunun yaygınlaşması için de sözüm ona kendilerine durumdan vazife
çıkaran bazı çevreler yoğun bir çaba sarf etmekteler. Birkaç slogan ile
kitleleri harekete geçirenler ikinci hedef olarak ülkede etnisiteye dayalı bir
iç savaş gayreti çıkarma içindeler. Sizce kime yada neye hizmet ediyor
dersiniz bu cevval vatandaşlar? Sosyal ağlar üzerinden kitleleri harekete
geçiren, terörü ve terörist saldırıları protesto ettiğini, şehitlerden dolayı
tepki verdiğini söyleyen bu şahıslar kime hizmet ettiklerini biliyorlar mı
dersiniz? Tepki ve protesto demokratik yollardan olduğu sürece kimse ses
çıkartamaz! Ancak; tepki vermek adına işi yağmaya, çapula ve Vandalizm’e
götürürseniz adama “Sen kimin askerisin?” diye sorarlar!
Ülkemiz hakikaten çok zor bir süreçten
geçmektedir. Malum bir siyasi partinin sorumlu konumundaki kişisi BM, NATO ve
Avrupa Birliğinin Türkiye’de ki duruma müdahale etmesini istemektedir. Bu ne
demektir derseniz; Bölünmüş Ortadoğu Projesinin son ayağı olan Türkiye
Cumhuriyeti devletinin parçalanması için uluslararası bir ittifak kurulmasını
istemektedirler. Amaçları tıpkı Irak, Libya, Mısır, Suriye örneklerinde olduğu
gibi ülkemizi uluslar arası arenada suçlu konuma düşürmek, “Türkler Kürtleri
öldürüyor, gelin kurtarın!” diyerek milletimizi katil, devletimizi otoriteyi
sağlayamayan kabile devleti gibi göstermektir.
Bizim
milletimiz böyle ucuz oyunlara ve provokasyonlara kapılacak bir millet
değildir. Devletine ve onun kurumlarına güvenir. Bu nedenle birilerinin
özellikle tahrik etmelerine kapılarak birilerine saldırılmaması gerektiğini,
adalet, asayiş ve güvenliği devletinin yetkili organlarının sağlayacağını da
gayet iyi bilmektedir. Türk Milleti
derleme toplama bir toplum değil, 4 bin yıllık devlet geleneği olan bir
millettir. Tarih boyunca kurduğu devletler ile teşkilatçılığını cümle
cihana göstermiş bir millettir.
Bu kirli oyuna gelmeyerek, Türklerin ve
Kürtlerin akıllıca davranıp birbirine düşmesini bekleyenleri hayal kırklığına
uğratması gerekmektedir. Eğer bu oyunlar boşa çıkartılmazsa yakılacak ağıtlar
Türkçe ve Kürtçe olacaktır. Atılacak sevinç çığlıklarının İngilizce, Almanca,
Fransızca, İbranice, Farsça, Yunanca, Rusça olacağını da unutmamak gerekiyor!
Bizler yani Anadolu coğrafyasında yüzlerce yıldır bir arada yaşayan insanlar
etle tırnak gibi değil, baş ve gövde gibiyiz. Unutmayalım, kız aldık, kız
verdik. Bu gün çoğumuzun ister Türk, ister Kürt olsun dayı, teyze, hala
çocuklarının birbirine kırdırılmak istenen taraftan olduğunu unutmayalım!
Son olaylarda
ortaya çıkan büyük bir gerçek var; PKK terör örgütü bu kadar büyük saldırıları
yapacak ne teknik alt yapıya, ne de lojistik imkana sahip. Buda göstermektedir
ki, anılan örgüte yardım eden çok derin yapılar var. Türk Milleti bunu göz ardı
etmemelidir. PKK ve işbirlikçilerinin asıl amacı Ortadoğuda istikrarlı bir
Türkiye’nin olmaması, terörden beslenen emperyalist güç odaklarına
sömürecekleri yeni alanların açılmasıdır.
Öyle olmasaydı 1974 yılında kurulan bölücü örgüt şimdiye kadar kaç defa bitme
noktasına geldi ise bir şekilde tekrar dirilmezdi. 2 aylık bebeklere bile
kurşun sıkmaktan imtina etmeyen bu canilerin asıl hizmet ettikleri yer Kürt
halkı değil, bu coğrafyayı sömürmek isteyen emperyalist devletlerdir. Türk
Milleti uyanık olmak zorundadır. Bu gün sadece doğu ve güney doğu
bölgelerimizde gerçekleşen anarşi olayları doğrudan milletimizin sağ duyusu yok
edilerek bütün ülkeye yayılmak
istenmektedir. Burada halkımız akıllı davranıp silahlı kuvvetlerine ve emniyet
güçlerine güvenmek, sağ duyulu olmak zorundadır.
Ülkeyi yönetmeye talip olan kim olursa
olsun halkın öfkesini yatıştırmak gibi bir zorunluluğu vardır. Üstte çatışma
çıkartılıp, altta halkın sakin olması beklenemez. Bu konuda görev mevcut tüm
sivil toplum kuruluşlarına, siyasi partilere ve kanaat önderlerine düşmektedir.
Kimse şunu unutmasın; bu gün bölücü örgütün
şehit ettiği gerek asker ve gerekse emniyet güçlerimizin içinde Türk asıllılar
olduğu kadar Kürt ve hatta başka kökenden olan kardeşlerimizde bulunmaktadır. O
halde yapılacak tek şey; ülke olarak derdimize, kederimize ve sevincimize sahip
çıkmak, yüz yıllardır bir arada yaşadığımız, ekmeğimizi bölüşüp, suyunu
içtiğimiz, ölüsüne ağlayıp, birlikte halay çekip horon teptiğimiz insanlarımızı
ötekileştirmemek, birbirimizin yaralarını sarmaktır. Zaman kırılma, darılma,
düşmanlaşma zamanı değil, kardeşlik zamanıdır! Bunu başardığımız anda kazanan
biz, kaybeden rezidanslarda oturan küresel çeteler olacaktır!
Haydi
Türkiyem; sen bunu başarırsın! Düşmanına koz verme, yüz yıl önce başaramadılar,
şimdi başarmalarına izin verme!
Mükemmel analiz, harika örneklere. Teprikleer Reisim
YanıtlaSil